30 Nisan 2009 Perşembe

MİM

Serpil'cim beni mimlemiş. Bende cevap veriyorum.

1 - 1 yıl sonunda zengin olmak koşuluyla her gün kabus görmek istermiydiniz?
Asla kabul etmem. Zengin olucağım diye delirmeyi göze alamam.
2 - Kör olmak ve sağır olmak arasından nasıl bir seçim yapardınız?
Sağır olmayı tercih ederim.
3 - Öleceğiniz anı görmek istermiydiniz?
Evet aslında olabilir. Ama bütün hayatımı paranoya şeklinde yaşardım. Vazgeçtim görmek istemem.
4 - Bu gecenin son geceniz olduğunu öğrenseniz birine söylemediklerinizden dolayı üzülürmüydünüz?
Yok üzülmezdim son gecem olduğunu öğrendiğim için üzülürdüm.
5 - Eviniz yanıyor aileniz ve siz kurtuldunuz,son bir kez eve girme şansınız olsa neyi kurtarırdınız?
En önemli kişiler kurtulmuş. Son bir kez daha girmeyi göze almazdım.

Bende Hülya , Arzu ve susamcörekotu'nu mimliyorum.

29 Nisan 2009 Çarşamba

ELMALI KEK



Dün akşam işten eve geldiğimde kendimi mutfaga attım. Normalde meyvalı tatlıları fazla sevmem ama bu kek tarifini denemek istedim ve hiç pişman olmadım. Tarifi bir yerden not etmişim ama hatırlamıyorum kimden olduğunu. İyi ki tarifi alıp denedim. Önceleri beğeniceğimi zannetmiyodum ama yanıldım. Evdeki herkes çok beğendi.
Tarif te biraz değişiklik yaptım. Cevizin ölçüsünü azalttım. Damla çikolata ve vanilya yoktu ben ekledim.



  • 3 yumurta
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı ceviz içi
  • 2 su bardağı un
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 1 paket kabartma tozu
  • 3 adet elma
  • 1 paket vanilya
  • 1 yemek kaşığı damla çikolata

Yumurta ve şekeri çırpın. Ceviz,tarçın,damla çikolata, kabartma tozu ve vanilyayı ekleyip çırpın. Unu ilave edip çırpmaya devam edin. Elmaları fındık büyüklüğünde doğrayıp kek hamuruna ekleyin. Kaşıkla karıştırıp yağlanmış kalıba dökün. 150 derece ısınmış fırında 40-45 dakika pişirin.

27 Nisan 2009 Pazartesi

HAFTASONUM

Bu hafta sonum biraz yoğun, hızlı geçti. Bu aralarda mutfağa pek girmedim diyebilirim. Denemek istediğim bir sürü tarif var ama bende de bir tembellik var. En kısa zamanda kendimi mutfağa atıp bir şeyler yapmak istiyorum. Cumartesi günü teyzeler, kuzenler dayımlardaydık. Eğlendik, güldük, sohbet ettik ve yedik içtik. Bu arada resim çekmeyi unuttum.

Pazar günü Şahin çalıştığı için Doğukanla baş başa gezdik. Akşamda düğüne gittik. Artık yaz gelmeye başladı düğün sezonu da açıldı. Çok eğlendim uzun zamandırlı görmediğim arkadaşlarımı gördüm ve tabiki kurtlarımı da döktüm.

Bu poğaçaları Büşra' nın blogunda gördüm ve bir kaç gün önce denemedim. Kullandığım un tam buğday unuydu onun için sert oldu poğaçalar. Bir dahaki sefere normal un kullanacağım. Bakalım o zaman Büşra' nın poğaçaları gibi olacak mı? Poğaçanın tarfi için buraya tıklayın.

22 Nisan 2009 Çarşamba

MASKE YAPTIK


Geçen gün Doğukan maske istedi. Ben de kırtasiyelere baktım ama bulamadım. Doğukan' ın ısrarı üzerine ben yapmaya karar verdim. Lisedeyken çok yapmıştım. İnternette maske için resimler buldum ve yazdırdım. Resmi fon kağıdına kopyaladım ve elişi kağıtlarıyla süsledim. Doğukan'ın çok hoşuna gitti. O akşam hiç çıkarmadı. İşte bizim kedimiz.

16 Nisan 2009 Perşembe

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Blog arkadaşlarımda gördüğüm ' bloglar Atatürk fotoğrafları dolsun ' adlı mime bende katılmak istedim. Bence en anlamlı ve en güzel mim. Mimi başlatan arkadaşı tebrik ediyorum ve herkesi bu mime davet ediyorum.

YURDUMUN TOPRAĞI TEMİZDİR

Kral Edvard İstanbul'a geldiği zaman,yatından bir motora binerek Dolmabahçe Sarayına yanaştı.Atatürk rıhtımda onu bekliyordu.Deniz dalgalıydı.Kralın bindiği motor,inip çıkıyordu.İmparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada,eli yere değerek tozlandı.O sırada Atatürk elini uzatmış bulunuyordu.Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği zaman Atatürk:-Yurdumun toprağı temizdir,o elinizi kirletmez,diyerek Kralı elinden tutup rıhtıma çıkardı.






KAHRAMAN TÜRK KADINI

17Mart 1923 Tarsus: Mustafa Kemal İstasyon'dan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü. O'nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşe ile selamlar vererek, ilerledi. O sırada ansızın bir olayla karşılaştı. Milli Mücadele'deki çete giysili bir kadın, Atatürk'ün yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu:
- "Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!"
Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile Çavuş) olduğunu fısıldadılar. Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi:
- "Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın."
Taha TOROS

15 Nisan 2009 Çarşamba

SANDAL SEFASI


Başlığa bakınca sanki sandalla gezmeye çıkmışım gibi düşünüyor insan.Ama değil çok sevdiğim kabak yemeğinin adı. Kabağın kızatmasını ve bu halini seviyorum. Bu yemeğin başka adı varmı bilmiyorum. Ben tavuklu yaptım ama kıymalısı, sebzelisi veya peynirlisi de olabiliyor. Diyetteki arkadaşlar üzerine beşamel sosunu yapmadan sadece kaşarla yapabilirler.


  • 1 kilo kabak
  • 1 adet kemiksiz tavuk gögsü
  • 1 adet sogan
  • 1 küçük kase garnitür
  • Rendelenmiş kaşar peyniri

Beşamel Sosu:

  • 2 yemek kaşığı tereyağı
  • 2 yemek kaşığı un
  • 2 su bardağı süt

Kabakları boydan ikiye bölüp, orta kısmını kaşık yardımıyla oyun. Kabakları bir tencerede az su ile haşlayın.

Ayrı bir tavada kuşbaşı doğranmış tavuğu suyunu salıp çekinceye kadar pişirin. Yemeklik doğranmış soğanı ve 2 yemek kaşığı sıvıyağı tavuklara ekleyip kavurun.Garnitürüve tuzu ekleyip ocaktan alın.

Beşamel sos için tereyağını tavada eritin.Unu ekleyi kavurun. Sütü azar azar ilave edip sürekli karıştırarak koyulaşana kadar pişirin ve ocaktan aldıktan sonra tuzunu ilave edin.

Haşlanan kabakları fırın tepsisine dizin. İçlerini tavukla doldurun. Üzerine beşamel sosu dökün ve kaşar peynirini ilave edip fırın üzeri kızarıncaya kadar pişirin.

12 Nisan 2009 Pazar

ŞERBETSİZ UN HELVASI

Ne zamandan beri aklımdaydı un helvası yapmak. Ama ben şerbetlisini fazla sevmiyorum . İnternette biraz araştırdım ve şerbetsiz helva tariflerini okudum biraz değiştirerek uyguladım. Ben çok beğendim ve enfes olmuştu. Tek kusuru yağı az olmuş keserken parçalandı. Çok pratik ve kurabiye gibi.
  • 2,5 su bardağı un
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 125 gr. margarin (biraz arttırılmalı)
  • 2 çorba kaşığı tahin
  • 1 paket vanilya

Unu teflon tavada ve kısık ateşte 15 dk. sürekli karıştırarak kavurun. Margarini ayrı bir tavada eritin... Kavurulan un ılıdıktan sonra içine şeker, vanilya,tahin ve erimiş margarini ilave edip elinizle iyice yoğurun. Bir borcama elimizle sıkıca bastırarak düzeltin ve buzdolabında yarım saat bekletip dilimleyerek servis yapın.

9 Nisan 2009 Perşembe

MUZLU ISPANAKLI PASTA


Pastayı yapalı nerdeyse iki hafta oldu ama daha yeni ekleyebildim. Başka resimlerini çekmiştim ama silinmiş. Resimde çok iyi değil ama idare eder.


KEK İÇİN :



  • 3 yumurta

  • 1 su bardağı şeker

  • 1/2 su bardağı sıvı yağ

  • 2 su bardağı un

  • 250gr. haşlanmış ıspanak

  • 1 paket vanilya

  • 1 paket kabartma tozu

KREMASI İÇİN:



  • 1 paket muzlu puding

  • 2,5 su bardağı süt

  • 200 gr. krema

  • 1 adet muz ve kivi

Kek için yumurta ve şekeri çırpın.Sıvı yağı ve ıspanağı ekleyip çırpmaya devam edin.Kabartma tozu,vanilya ve unuda ekleyip çırpmaya devam edin. Kelepçeli kalıba döküp 180 C de pişirin. Kreması için pudingi süt ile pişirin ve ılınması için bir kenara alın. Ilındıktan sonra içine kremayı katıp, mikserle çırpın.Soğuyan kekin kenarlarından kesin. (kalıbın yuvarlaktı ben kare kestim) Keki ortadan ikiye bölün arasına kremadan döküp dilimlenmiş muzları dizin. Üzerine kremadan döküp diğer keki üstüne kapatın. Kalan kremayı döküp kaplayın. Kalan kek parçalarını robottan geçirip pastanın üstüne dökün ve kivi ile kenarlarını süsleyin.

8 Nisan 2009 Çarşamba

2.ÖDÜLÜM


Dün kuzenim Serpil bana ödül vermiş. Teşekkür ediyorum ona.

Bende ödülü Tatlı hayat ve zehra mutfakta gönderiyorum.

6 Nisan 2009 Pazartesi

CUMARTESİ ZİYAFETİ


Cumartesi tembelliği üstümden attım ve bütün günümü mutfakta geçirdim. Uzun zamandır yapmadığım ve özlediğimiz salataları yaptım. Teyzemlerin gelmesiyle hoş sohbet eşliğinde mideye indirdik. Üstüne kahvelerimizi içip teyzemede fal baktırdık. Ne demişler ne fala inan, ne de falsız kal.

Pazar günü de hava soğuk olduğunda ve Doğukan'da tam iyileşmediği için evde geçirdik. Bu arada Doğukan'ın durumunu merak edip soranlara teşekkür ederim. Doktor boğazlarında iltihap olduğunu söyledi ve şuruplar verdi. Doğukan da şurupları sevdiği için içiyor.

Bugün tarif vermeyeceğim çünkü hepsi bilindik tarifler.
  • Patates Salatası

  • Makarna Salatası

  • Mantarlı tavuklu Gözleme

  • Mercimek Köftesi




Ve Hülya'nın blogunda görüp denedim sarma poğaçalar. Gerçekten enfes oldu. Bundan sonra favori poğaçamdır. Tarifi ise buradan alabilirsiniz.